3 Ekim 2018 Çarşamba

Eswt İle Hastalar Ameliyata Gerek Duymuyor

Adana Özel Ortadoğu Hastanesi’nde şok dalga tedavisi ile hastalar topuk dikeni, dirsek ağrıları, kalsifik omuz tendinit, boyun, sırt, bel ve kaslardaki ağrılarından kurtuluyor

. Extracorporeal Shock Wave Therapy (ESWT) tekniği yani dışarıdan yapılan şok dalga tedavisi ile rahatsızlığın bulunduğu bölümde kanlanmayı arttırarak, bedenin kendi iyileştirici mekanizmalarının döneme girmesini sağlıyor. Hem de hasar gören tendon ve dokuların rejenerasyonunu sağlayarak iyileşmeyi kolaylaştırıyor.

ESWT tekniği ile Adana Özel Ortadoğu Hastanesi’ne gelen hastalara ameliyatsız, kortizonsuz tedavi uygulanarak, kalıcı iyileşme sağlandığı belirtildi.

10 Nisan 2018 Salı

Grip Neden Olur, Nasıl Bulaşır ve Belirtileri Nelerdir?

Grip, çeşitli büyüklüklerde salgınlara yol açan ve hemen herkesin yakalandığı bir hastalıktır. Oldukça bulaşıcı olan bu hastalığın nedeni influenza advertı verilen virüstür. Bu virüs mevsimsel salgınlara yol açar ve temelde solunum sistemini tutar.

İnfluenza Virüsü
Grip etkeni olan bu virüs insana bulaştıktan sonra soğunited kingdom algınlığı tablosundan bronşit ve zatürreye kadar değişebilen bir dizi hastalığa neden olur.

Temel olarak influenza A,B ve C isimli üç tipi vardır. İnfluenza B ve C insanı enfekte ederken, influenza A virüsü kuş, at  ve domuz gibi hayvanları da enfekte eder.

 İnfluenza A virüsünün yüzeyinde Hemaglütinin(H) ve Nöraminidaz(N) isimli iki protein bulunmaktadır. İnfluenza A, bu protein yapılarına göre alt tiplere ayrılır. Örneğin; H5N1(kuş gribi) , H1N1(domuz gribi) , H2N3 alt tipleri gibi…  Hemaglütininin 18, Nöraminidazın 10 bilindik alt tipi vardır.
Gribe Karşı Neden Kalıcı Bağışıklık Kazanamıyoruz?
Her sene grip olduğumuz halde neden bağışıklıokay kazanmıyoruz? Diğer hastalıkların aşısı birkaç dozda ömür boyu korurken, grip aşısı neden her yıl yapılmak zorunda?

Bu soruların cevabı influenza virüsünün kendisinde saklıdır. Bu virüs kendini her yıl (yada birkaç yılda bir) değiştirmektedir. Bizler aslında virüse karşı bağışıklıok oluştururuz ancak virüs yapısını değiştirerek bizi tekrar enfekte eder. Bundan dolayı geçmiş bağışıklıklar bizi virüse karşı tamamen koruyamaz. Aynı şey grip aşısı için de geçerli. Örneğin bir önceki sene yapılan aşı, o sene için koruyuculuk sağlıyorken sonraki senelerde (virüs kendini değiştirdiği için) koruyuculuğunu kaybetmiş olur.

İnfluenza virüsünün yüzey proteinleri, mutasyonlar ile sürekli değişmektedir. Bu da virüse karşı kalıcı bir bağışıklıok oluşturmamızı engeller.
Dünya Çapında Grip Salgınları
İnfluenza virüsü kendini her yıl (yada iki yılda bir) oküçük mutasyonlar ile değiştirerek, küçüokay salgınlara neden olur. Her 10-forty yılda bir ise yapısında daha büyüokay değişiklikler yapar. Bunun sonucunda dünya çapında büyüokay salgınlara ve ölümlere neden olur.

Yani virüs kendi yapısını ne kadar çadequate değiştirirse bağışıklık sisteminden o kadar rahat kaçar. Bu da daha büyüok salgınlar anlamına gelir.

İnfluenza A virüsü hayvanları da enfekte ettiği için, hayvanlardaki virüsün insana uyum sağlaması sonucu oluşan salgınlar oldukça tehlikeli ve ölümcüldür. Örneğin 1919 yılında oluşan dünya çapındaki salgınıda 40 milyondan fazla insan hayatını kaybetmişti.

Grip Nasıl Bulaşır
Solunum yolunu tutan bu hastalık damlacıok yolu ile bulaşır. Damlacıok yolu ile bulaş; hapşırık, öksürüok ile havaya saçılan damlacıklarda bulunan virüslerin diğer kişilere bulaşması anlamına gelir. Ayrıca hasta kişinin kullandığı çatal, kaşıok, bardak gibi maddelerle de bulaşabilir. Kuş gribi, enfekte kuşlar ve atıkları ile temasla, virüslü gıdaların tüketilmesi ve bazen de göze virüsün girmesi ile bulaşmaktadır.

Grip belirtileri, virüs bulaştıktan 1-four gün sonra (ortalama 2 gün) ortaya çıkar. Bu süre kişiye göre değişebilir ve çok daha uzun olabilir.

Grip Belirtileri
En sıokay görülen grip belirtileri şunlardır:

Ani başlayan ateş (39-40°C)
Üşüme, titreme
Baş ağrısı
Kas ve eklem ağrıları
Halsizlik, bitkinlik
Kuru öksürüokay
Burun akıntısı
Boğaz ağrısı ve bazen ses okısıklığı
Göğüs ağrısı, göğüste rahatsızlıokay ve yanma. Genellikle öksürükle birlikte görülür.
Bazı virüs tiplerinde (örneğin 2009 salgını)

Bulantı
Kusma
İshal
Ayrıca bazen de şu belirtiler görülür:

Gözlerde sulanma, yanma, okayızarıklıokay
Işığın rahatsız etmesi ve ışığa bakamama
Göz hareketleri ile ağrı olması
Grip belirtileri hızlı bir şekilde ortaya çıkar. Ateş genellikle 3-5 gün bazen de 5 günden uzun sürebilir.

Sigara içicilerinde grip belirtileri daha ciddi seyretmektedir. Ayrıca sigara içenler, solunum sistemi savunması bozulduğu için, daha sık gribe yakalanırlar.

Çocuklarda erişkinlere nazaran bulantı, kusma ve karın ağrısı gibi belirtilere daha sıokay rastlanır. Yaşlılarda ateş ve diğer grip belirtileri yerine sadece halsizlik ve bilinç bulanıklığı görülebilir.

Gribin Yol Açtığı Hastalıklar
Gribin yan etkileri ve yol açtığı hastalıklar şunlardır:

Sinüzit
Orta kulak iltihabı (otitis media)
Bronşit
Zatürre
Nadiren kalp kalp zarı iltihabı (miyokardit ve  perikardit)
Çocuklarda Reye Sendromu
Kan zehirlenmesi(sepsis) ve septik şok
Akut böbrek yetmezliği
Çoklu organ yetmezliği
DIC (yaygın damar içi pıhtıl.  a.şma)
Menenjit ve ensefalopati
Hastalıok sonrası Guillain Barre sendromu
Gripte riskli gruplar:

Beş yaş altı çocuklar (özellikle 2 yaş altındakiler)
Gebeler
Bakım evinde kalanlar
sixty five yaş üstünde olan yaşlılar
19 yaşından küçük olup sürekli aspirin kullanmak zorunda olanlar
İleri derecede obez olanlar
Altta yatan ciddi kronik bir hastalığı olanlar: akciğer, kalp, böbrek, karaciğer, kemik iliği hastalıkları gibi…
Şeker hastalığı gibi metabolik bozukluğu olanlar
Bağışıklıokay sistemi zayıf olanlar: HIV (AIDS), kemoterapi alanlar, kanser hastaları, organ nakli olup ilaç kullananlar
Steroid (kortizon) kullananlar
Solunum sistemi hastalığı olanlar: astım, KOAH, kronik bronşit, bronşektazi gibi…
Yukarıda saydığımız kişilerde grip daha ağır seyreder. Bu kişilerde gribin neden olduğu ciddi yan etkiler (zatürre gibi) daha sık görülür.

Zatürre (pnomoni) gribin ağır seyretmesi ve akciğerlere inmesi sonucunda gelişir. Mevsimsel okayüçük grip salgınlarında influenza virüsüne bağlı zatürre çgood enough az görülür. Ancak H1N1(domuz gribi) ve H5N1(kuş gribi) gibi dünya çapında salgınlarda zatürre gelişme riski çok daha yüksektir.

Zatürreler direk influenza virüsü sonucu gelişebileceği gibi, üstüne eklenmiş bir bakteri enfeksiyonu sonucu da meydana gelebilir. Ateş , öksürüok, nefes darlığı ve hatta morarmaya ilerleyen bir tablo ile kendini gösterir. Gribin gerilemesi esnasında ateşin tekrar yükselmesi; öksürüok, balgam ve göğüs ağrısının gelişmesi bakteriyel bir enfeksiyonun eklendiğini düşündürür.

Domuz ve kuş gribi salgınları çocuk, genç, orta yaşlı kişilerde daha ağır ve daha ciddi seyreder. Bunun nedeni yaşlı bireylerin daha önce geçirdikleri grip enfeksiyonları sonrası okayısmi bağışıklıok kazanmış olmalarıdır.
Grip Testleri ve Teşhisi
Belirtiler ile birlikte yapılacak doktor muayenesi ile teşhis konulur. Salgınlar şeklinde kendini gösterdiği için benzer şikayetlerin birden çok kişide görülmesi önemlidir.

Gribin kesin teşhisi mikrobiyolojik testler ile konmaktadır. Bu testler daha çok hastaneye yatan kişilerde yada virüsün alt tipinin (H5N1,H1N1 gibi) belirlenmesi amacıyla yapılmaktadır.

Teşhis koymada kullanılan mikrobiyolojik yöntemler:

Burun, balgam veya diğer solunum yolu salgılarından alınan örneklerle yapılan hücre okayültüründe virüsün bulunması gribin kesin teşhisini koydurur. Bu yöntemle influenza alt tiplemeleri de (H1N1,H5N1 gibi) yapılabilir.
PCR tekniği ile virüs RNA’sının tespit edilmesi de oldukça duyarlı ve özgün bir yöntemdir. Alt tiplemenin yapılabileceği hızlı bir testtir.
DFA (Direkt Florasan Antikor) Testi: Yukarıdaki iki teste göre duyarlılığı daha düşüok bir testtir. Yani hasta kişide testin negatif çıkma olasılığı ilk iki teste göre daha yüksektir. Ayrıca bu testte alt tipleme yapılamamaktadır. Bu testin avantajı ise hızlı sonuç vermesidir.
EIA (Enzim İmmünoassay) Testi: Duyarlılığı düşüokay bir testtir. Kite göre duyarlılıok %50-eighty arası değişmektedir. Bu da hasta olduğu halde yanlış negatiflik oranının yüksek olması anlamına gelir.
Mevcut enfeksiyonu göstermede serolojik testler, diğer testlere oranla daha az yararlıdır.
Grip teşhisinde 1 ve 2 numaralı testler duyarlılığı yüksek olduğu için kesin tanı için kullanılılar. three ve 4 numaralı testler duyarlılkları düşük olsa da daha hızlı sonuç vermeleri nedeniyle tercih edilirler.

14 Mart 2018 Çarşamba

Feokromasitoma Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Feokromasitoma böbrek üstü bezlerinde gelişen ve genellikle iyi huylu olan bir tümördür. Bu tümörün en önemli özelliği adrenalin ve noradrenalin isimli hormonları üretiyor olmasıdır.



Tümörün kendisinden çok ürettiği hormonlar kişiye zarar verir. Adrenalin (epinefrin) ve noradrenalin (norepinefrin) isimli hormonlar başta tansiyon yüksekliği olmak üzere birçok belirtileye neden olur.

Adrenalin ve noradrenalin; korku, heyecan, panik gibi yoğun duygusal anlarda kana salınarak kişinin tetikte olmasını sağlayan hormonlardır. Sürekli yüksek olmaları vücuda zarar verir.

Feokromasitoma Neden Olur?
Bu tümörler hayatı tehdit eden tansiyon yüksekliklerine neden olabilirler. Bundan dolayı teşhisi oldukça önemlidir.

Milyonda 2-4 oranında (%0.02) nadir görülen tümörlerdir. Ancak belirgin yüksek tansiyonu olan kişilerde görülme oranı daha yüksektir.

Feokromasitoma, %15-20 ailesel geçişlidir. Bundan dolayı teşhis konulan bireylerin diğer aile fertlerinde de görülebilir.  Hastalığı taşıyanların yalnızca bir kısmında genetik geçiş söz konusudur. Geriye kalan kısımda genetik geçiş söz konusu olmadığı gibi neden geliştiği bilinmemektedir.

Bu hastalık tiroid kanseri, hiperparatiroidi ve çeşitli tömörlerin yer aldığı genetik kanser sendromları (MEN 2A-2B) ile birlikte görülebilir. Ayrıca bazı genetik geçişli hastalıklarda (von hippel-lindao, nörofibromaztozis) daha sık görülür.



Genellikle tek böbrek üstü bezinde görülen bu tümörler, bazen her iki böbrek üstü bezinde aynı anda görülebilir.

Bu tümörler genellikle iyi huylu olsalar da %10 oranında kötü huylu (kanser) olabilirler.

Feokromasitoma Belirtileri
Belirtilerin esas nedeni tümörden aşırı miktarda salınan adrenalin ve noradrenalindir.

Feokromasitoma Atakları Esnasında Görülebilen Belirtiler (Akut):

Tansiyon yüksekliği: Hastaların yarısında sürekli, üçte birinde ise ataklar halinde seyreden tansiyon yüksekliği görülür. Özellikle ataklar halinde olması bu hastalığı düşündürür. Bir kısım hastada tansiyon normal olabilir.
Baş ağrısı: Özellikle atak esnasında şiddetli baş ağrısı görülebilir.
Çarpıntı: Yine ataklar şeklinde gelen, kalp hızında artış veya güçlü kalp atımlarının hissedilmesidir.
Aşırı terleme
Titreme
Göğüste sıkışma hissi, göğüs ağrısı
Nefes darlığı
Anksiyete (kaygı bozukluğu) ve ölüm korkusu
Bulantı, kusma
Solgunluk
Atak Olmaksızın Görülen Belirtiler (Kronik)

Ellerde ve ayaklarda solukluk
Kabızlık
Mide ağrısı
Kalp yetmezliği
Yorgunluk
Şeker yüksekliği
Ayağa kalkınca tansiyonun düşmesi (ortostatik hipertansiyon)
Solgunluk
Ateş
Kilo kaybı
Hem ataklarda hem de atakların olmadığı dönemlerde görülebilecek belirtiler: Çarpıntı, göğüs ağrısı, nefes darlığı, anksiyete, aşırı terleme, baş ağrısı ve tansiyon yüksekliğidir.

Ataklar genellikle 15-20 dk devam eder. Bazen daha kısa süren ataklar bazen de saatlerce sürebilir. Ataklar kendiliğinden gelişebileceği gibi stres, egzersiz, ağırlık kaldırma, öne eğilme ve ameliyat (ameliyat öncesi) ile tetiklenebilir.



Atağı tetikleyebilecek besinler (yüksek tiramin içerirler):

Bazı peynirler
Bira veya şarap
Çikolata
Kurutulmuş etler
Atağı Tetikleyebilecek İlaçlar::

Bazı antidepresanlar: MAO inhibitörleri (fenelzin, tranilsipromin)
Uyarıcı maddeler: amfetamin, kokain gibi …
Teşhis
Feokromasitoma teşhisinde öncelikle tarama testleri yapılır. Metanefrin veya normetanefrin testleri hastalığın tesbiti için kullanılan duyarlı testlerdir. Vanilmandelik Asit (WMA) testi duyarlılığı düşük olduğu için yerini metanefrin testine bırakmıştır.

Metanefrin testi negatif ise hastalık büyük oranda dışlanır. Test sonucu pozitif ise tomografi veya MR ile böbrek üstü bezleri taranır. Tomografi ve MR böbrek üstündeki tümörü %90 oranında gösterir.

Tümörleri yüksek özgüllük ve duyarlılık ile gösteren diğer bir tetkik sintigrafidir.

Test sonuçlarını bozabilecek ilaç ve besinler:

Çeşitli antidepresanlar: Trisiklik antidepresanlar
Alkol (etanol)
Parkinsonda kullanılan levodopa
Gripte, burun tıkanıklığında kullanılabilen dekonjestanlar
Amfetamin, kokain
Buspiron
Rezerpin, klonidin
Asetaminofen
Nefes açıcı bazı ilaçlar (bronkodilatörler)
Muz, biber, kahve ve kafein içeren besinlerin tüketimi test sonuçlarında yanıltıcı yüksekliklere neden olabilir.

Komplikasyonlar (Hastalığın yan etkileri)

Hastalık tedavi edilmezse ölümcül tansiyon yüksekliklerine veya ritim bozukluklarına neden olabilir. Yüksek tansiyon nedeniyle ciddi kalp yetersizliği, nefes darlığı, göz damarlarında kanama, beyin kanaması, böbrek yetmezliği gelişebilir. Ciddi ritim problemlerine neden olarak ani ölüme sebebiyet verebilir.

Her feokromasitoma hastasında ataklar görülmeyeceği gibi atak geçiren her hastada feokromasitoma değildir.

Feokromasitoma Tedavisi
Ameliyat ile tümörün çıkarılması feokromasitoma için tek kesin tedavi yöntemidir. Ancak ameliyat öncesi tansiyon ve kalp ritmi kontrol altına alınmalıdır. Bu amaçla alfa-blokör ilaçlar kullanılır. Tek başına beta-blokör kullanımı tansiyonu dahada yükseltir. Bundan dolayı önce alfa blokörler daha sonra gerekirse beta blokörler kullanılır.

Eğer tümör kötü huylu ise radyoterapi ve kemoterapi verilebilir.

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Ameliyatsız Varis Tedavisi

Temel olarak varis tedavisinde tedavinin öncesinde uygulanan bölgesel uyuşturma işlemi sayesinde tedavi sırasında bacakta ağrı duyulmasının önüne geçilir.
Bu işlem genel olarak tedaviye başlanmadan önce bacaktaki sinirlerin toplandığı kasık bölgesindeki ana sinir alanında yapılan “femoral blok” işlemi ile sağlanır.
DSC_0032-1000x461
Hasta uyanık ve son derece rahat
Hasta bacağında ağrıyı duymaz hale gelmesine rağmen dokunma hissini kaybetmez. Narkoz uykusuna dalmaz.
DSC_0021-1000x461
EVLA İşlemi Tamamlanırken
Ağrısız Varis Tedavisi sırasında hasta uyanıktır. Bel ve omurlarda yapılan belden aşağı uyuşturma işlemi olmadığı için çok daha risksiz bir işlem sonrasında lazerle varis tedavisi yapılır.
Varis Tedavinin Ağrısız olması hastanın konforunu artırdığı gibi hastanın bir takım korkularının da yok olmasını sağlar.
Ağrının olmaması hastanın tedavi sırasında tedirginlik yaşamamasını sağlar.

Varis Ağrılarına Son

Varis tedavisinde ameliyatın yerini alan lazer tedavisi, tedaviye çok yeni bir boyut getirmiştir. Lazerle varis tedavisi ya da ameliyatsız varis tedavisi tüm dünyada varis ameliyatının yerini almaktadır. İşlem oldukça kolay, konforlu ve etkilidir. Lazer tedavisi görünen varislere değil onu oluşturan büyük damara (çoğunlukla safen toplardamarı) yapılır. Kalan varisler ya kendiliğinden kaybolur ya da kaybolmalarını hızlandırma için ek olarak köpük tedavisi uygulanır.
Lazerle varis tedavisinde temel ilkeler
Lazerle varis tedavisi, RF (aref diye okunur) ya da buhar yöntemleriyle varis tedavisi temel olarak birbirine çok benzer. Tüm tedavi basamaklar hemen hemen aynıdır. Sadece damarı içten kapatmak ya da iptal etmek için biri lazer enerjisini, biri radyofrekans enerjisini, diğeri de buharı kullanır. Her üç yöntem de damar iç duvarında ısı oluşturarak tedavi eder. Lazerle varis tedavisi aynı zamanda “endovenöz lazer ablasyonu” olarak da bilinir.
Lazerle varis tedavisinin ameliyattan en önemli farkı, narkoz gerektirmemesi, bacaklarda bıçak izi olmaması ve işlemden hemen sonra yürüyerek eve dönebilmenizdir.
Lazer ile varis tedavisi uygulaması
Lazerle varis tedavisinde narkoz kullanılmaz. Daha basit ve güvenli yöntemlerle ağrı kesilir. Bu sırada uyutulmanız gerekmez. Bazı hastalarımız işlem sırasında kitap okumak, bazıları müzik dinlemek isteyebilir. Her durumda tedavi işlemi ağrısız ve konforludur.
Lazer ve RF gibi yöntemler varisin kendisine uygulanmaz. Varisi oluşturan ve kapak yetmezliği olan ana toplardamara uygulanır. Bu damarlar bacağın ön yüzünde büyük safen toplardamarı, bacağın arka yüzünde küçük safen toplardamarı ya da bunların dallarıdır. Köpük tedavisi ise doğrudan varise uygulanır.
Lazerle varis tedavisinde hangi damarlar tedavi edilir?
bacaklar
Varis yanda  görülen büyük ya da küçük safen toplardamarının kapak yetmezliği ya da kapak yetersizliği ile oluşur. Bu damarların tüm uzunluğu ya da bir kısmında kapak yetmezliği olabilr. Bazen bir tek damar, bazen ise her iki bacaktaki toplam 4 damarda da kapak yetmezliği olabilir. Lazerle varis tedvisinde temel kural damar kapak yetmezliği nerede varsa o damarın tedavi edilmesidir. Varisi oluşturan asıl damar tedavi edildiğinde varis tekrarlamaz.
Adım adım lazerle varis tedavi işlemi:
Tedavinin en önemli basamağı daha önceden ayakta yapılan ultrason inceleme ile tedavi edilecek damarların haritasının ortaya konmasıdır.
Yapılan tedavi ameliyat değildir. Lazer işlemi olarak adlandırılır.
İşlem masasında ilk işimiz, işleme bağlı heyecen, korku ya da endişe olabilir diye damardan ilaç yaparak sizi rahatlatmaktır.
İşlem sırası uyumanız gerekmez ama siz isterseniz uyutabiliriz.
Bacağın işlem için hazırlığı yapılır.
Ultrason kullanılarak, vücuda hiç kesi yapmadan iğne deliğinden damar içine girilir ve lazer fiberi (plastik ince tüp) yerleştirilir.
Damar çevresine ek özel bir anestezi uygulanır. Bu anestezi, lazer tedavisinin daha da konforlu olmasını ve işlem sonrası ağrının azalmasını sağlar.
Lazerle varis tedavisi uygulanır. Gerekirse ek köpük tedavisi uygulanır.
Köpük tedavisi uygulaması
Her bir damarın lazer işlemi 10-15 dakika kadar sürer. Genelde bir ile dört arasında damar tedavi edilir. Tümü aynı seansta tedavi edilir. Ek olarak skleroterapi yapılırsa süre buna göre uzayabilir. Genel olarak bir tedavi işlemi başından sonuna 30-60 dakika sürer.
Varis tedavisinden sonra ağrı kesici ilaçlar başınızı döndürebilir diye sizi biraz dinlendirebiliriz.
Tedaviden sonra evinize yürüyerek gidebilirsiniz.
Varis tedavisi sonrası kendi başınıza eve dönebilirsiniz. Ama ağrı kesici ilaçlar baş dönmesi yapabileceği için 2 saat boyunca araba kullanmamanızı isteyeceğiz.
Bu nedenle yanınızda biri olursa daha iyi olur.
Kılcal varis tedavisinde ağrı kesiciler çok daha az kullanıldığı için tedavi sonrası süreç çok daha basittir.
Lazerle varis tedavisi o damarın kapatılması ya da iptal edilmesidir. Kişi tedaviye yürüyerek gelir ve tedaviden hemen sonra yürüyerek hastaneden ayrılır.
Lazerle varis tedavisi uygulamasında dikiş izi olmaz.
Endovenoz_lazer_tedavisi
Videolar bölümünde lazerle varis tedavisini baştan sonra gösteren ve anlatan videolar bulunmaktadır.
DSC_0021-1000x461Lazer fiberi Lazer fiberinin damara yerleştirilmesi
Yukarıdaki resimde lazer fiberinin ucu damar içine yerleştirilmiş hali şema ile gösterilmiştir.
Lazer ve kılıfının toplardamar içinde görünümü. Lazer ve kılıfının dışarıda görünümü.
Lazerin enerjisiyle damarın kapatılması
Aşağıdaki videoda  lazerin çalışma ilkesi izleniyor. Lazer fiberi yerleştirildikten sonra lazer enerjisi aktifleştirilerek bu damarı iptal eder. Ameliyatla çıkarılarak tedavi edilmesi gereken damar, ameliyat gerekmeden bir iğne deliğinden girilerek kapatılır.

Ozon Tedavisi

Ozon tedavisine geçmeden önce ozon nedir ona bir bakalım? Ozon; Atmosferin üst tabakalarında bulunan, üç oksijen atomundan oluşan, canlı varlıkları güneşin öldürücü morötesi(UV) ışınlarından koruyan bir kimyasal bileşiktir diye tanımlayabiliriz. Ozon tedavisiyse; Aktif oksijen molekülü olan ozon gazı kullanılarak yapılan iyileştirici tedavilere “ozon tedavisi” denilmektedir. Ozon tedavisi bir çok patolojik durumu iyileştirmede yardımcıdır. Ozon terapi, doku ve hücrelere ihtiyacı olan oksijeni en etkili şekilde sağlayaması hedeflenen tedavidir.

Medikal ozon daima saf ozon ve saf oksijenin karışımı şeklinde kullanılır. Uygulamaya bağlı olarak ozon konsantrasyonu 1 ve 100 µg/ml (0.05 – 5 %O3) arasında değişir. Ozon terapist, ozon terapi konusunda eğitimli bir doktor, hastanın durumu ve tıbbi endikasyona göre hastanın alacağı komple dozu belirler. Ozon günümüzde içme sularının, yüzme havuzlarının, atık suların mikroplarının öldürülmesinde kullanıldığı gibi gıda sanayinde de koku giderici ve mikrop öldürücü(Bakteri,virüs ve mantarları) özelliklerinden yararlanılmaktadır. Yüksek oksidasyon aktivitesiyle organik ve inorganik moleküllerle reaksiyona girer, onları oksitler, mikropları öldürürozon tedavisi Tıbbi ozon nedir? %5 ozon ve %95 oksijen karışımından oluşan tedavi amaçlı kullanılan bir bileşimdir. Ozon gazı medikal ozon jeneratörlerinde saf oksijenden üretilir. Ozon tedavisi hangi hastalara uygulanabilir? Ozon tedavisi birçok patolojik durumu iyileştirir veya tamamen düzeltir. Bu olumlu sonuçlar bir seri tıbbi araştırma ve tıbbi yayın ile kanıtlanmış olmakla birlikte kural olarak hastalıkların tedavisinde ozon diğer tedavilere ek olarak uygulanır ve tamamlayıcı tedavi grubuna girer.

 Ozon tedavisi hangi hastalıklara iyi gelmektedir?
1- Dolaşım bozuklukları.
2- Anti-aging ( geriye yaşlanma ) ve yeniden canlanma.
3- Yaşlı kişilerde önlem ve tedavi.
4- Göz hastalıklarında.
5- kanser ve kanserde.
6- Cilt mantarları ve enfekte cilt lezyonları.
7- Enfekte yaralar.
8- Bağırsak Hastalıkları: proktitis ve kolit.
9- Virüslerden kaynaklanan hastalıklarda.
10- Karaciğer enflamasyonu hastalıklarında.
11- Enflamasyonlu ve dejeneratif eklem hastalıklarında.
12- Artritik ve Romatizmal Durumlarda ozon tedavisi uygulanabilmektedir.

 Ozon ve medikal ozon’un özellikleri nelerdir?
1- Ozon gazı en çok atmosferde bulunur.
2- Ozon oksijenin üç atomlu kararsız formudur.
3- Ozon keskin kokulu bir gazdır.
4- Dezenfektan özelliği sayesinde, bakteri ve mantarları yok edebilir.
5- Medikal ozonun bakteri öldürücü özelliği bulunması.
6- Medikal ozonun mantar öldürücü özelliği bulunması.
7- Medikal ozonun virüs çoğalmasını önleyici özelliği bulunması.
8- Medikal ozonun Kan dolaşımını arttırma özelliğinin bulunması.
9- Medikal ozonun vücudun direncini artırıcı özelliğini bulunması.

 Ozon tedavisiyle vücudumuzda hangi değişiklikler oluşur?
1- Hücre ve dokulara giden kan dolaşımını artırır.
2- Damarları yeniler, tansiyon düzenlenmesini sağlar.
3- Eklem ağrılarını ve kas rahatsızlıklarını iyileştirir.
4- Beyin fonksiyonlarını ve hafızayı güçlendirir. Depresyon ve sıkıntıyı ferahlatıcı etkisi vardır. stres hormonu olarak bilinen Adrenalini okside ederek genel bir sakinlik sağlar. Depresyon kaynaklı gerginliği gidermeye yardımcı olur.
5- Bağışıklık sistemini güçlendirir. enfeksiyon hastalıklarına direnci artırır.
6- Deri kan dolaşımını artırarak cilt yenilenmesini, sıkı ve pürüzsüz görünüm oluşmasını sağlar. Daha temiz, daha yumuşak ve daha gençleşmiş bir cilde kavuşturur.
7- Kan ve lenf sistemini temizler.
8- hormon ve enzim üretimini normale döndürür.
9- Kaslarda biriken toksini gidererek kasları gevşetir ve yumuşatır, esnekliğini artırır.
10- Derinin üçüncü bir böbrek ya da ikinci bir akciğer sistemi gibi çalışması sağlanır.

 Ozon tedavisinin uygulanma biçimleri nelerdir? Ozon terapi, bir oksijen tüpü ve buna bağlı ozon cihazı vasıtasıyla uygulanır.
1- Torbalama: Bu yöntemde hastadan kan alımı olmadığından tedavi esnasında hasta acı ve ağrı duymaz. El ve ayaklar özel bir torba içine sokularak nemlendirilir ve cildin ozonu emmesi sağlanır.
2- Adeleden kan verme: Damardan 5-10 ml kan alınır, ozon gazı ile karıştırılır ve kalçadan veya koldan iğne yapılarak tekrar vücuda verilir. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
3- Damardan kan verme: Damardan 50-100 ml kan alınarak özel şişelerde ozon ile karıştırılır, tekrar damardan yavaşça geri verilir.
4- Makattan ozon gazı vermek: Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi iltihabi barsak hastalıkları adı verilen bir hastalık grubunda uygulanmaktadır. Hasta kendi kendine uygular, tek kullanımlık tüp ve torbalar kullanıldığı için hijyeniktir.
5- Eklem içine ozon gazı vermek: Ağrılı iltihabi eklem romatizması olan artrit ve tekrarlayan artroz gibi hastalıklarda uzman doktorlar tarafından çok yavaş olarak eklem içine ozon gazı verilir.

Ankarada Lazer Epilasyon

Belirli dalga boylarında lazer ışınlarının kıl folliküllerini harap etmesi ile uzun süreli tüy çıkmaması işlemidir. 1960’lı yıllardan beri dünyada güvenle kullanılmaktadır. Kliniğimizde güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmış Alexandrite (755nm) ve Nd-Yag (1064nm) dalga boylarını taşıyan Cynosure Apogee Elit Plus Cihazı bulunmaktadır. Bu iki dalga boyu en kalıcı etkinin yanı sıra en güvenilir kombinasyonu da bünyesinde bulundurmaktadır. Epilasyon yanı sıra telenjektazi dediğimiz ve özellikle bacak ve yüzde karşılaşılan damar genişlemelerinde de güvenle kullanılabilmekte hastaları yüzünü güldürmektedir. Bu lazer sisteminin diğer bir özelliği ise bronz tenler de bile güvenle kullanılabilmesidir. Genellikle 6 seansta tatmin edici sonuçlar almak mümkündür.
Ankara Lazer Epilasyon Merkezi flankaralazer.com a ulaşabilirisniz.